Sınai Mülkiyet Hukukunda Paradigmaların Değişimi: 2025 Yılının Sonlarındayken İdari İptal Mekanizması ve 2025 Yönetmelik Rejimi Konusuna Bakışımız

Türk marka hukukunda, markanın tescil edildikten sonra korunmasının devamlılığı, "kullanım" şartına bağlanmıştır. Uzun yıllardır mahkemelerin görev alanında bulunan ve dava yoluyla ileri sürülen "kullanmama nedeniyle iptal" talepleri, SMK’nın 26. maddesinin yürürlüğe girmesi ve akabinde 2025 yılında tamamlanan alt mevzuat ile idari bir prosedüre dönüşmüştür. Bu durum, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinin (FSHHM) iş yükünü azaltmakla birlikte, marka vekilleri ve hukukçular için yeni bir usul hukuku alanı yaratmıştır.

INTELLECTUAL PROPERTY AND INDUSTRIAL PROPERTY LAWFIKRI MÜLKIYET VE SINAI HAKLAR HUKUKU

12/6/20253 min read

1.1. Tarihsel Süreç ve Hukuki Zeminin Oluşumu

SMK’nın 10 Ocak 2017’de yürürlüğe girmesiyle birlikte, marka iptal yetkisinin TÜRKPATENT’e devri öngörülmüş, ancak Kanun’un 192/1-a maddesi ile bu hükmün yürürlüğü 7 yıl ertelenmiştir. 10 Ocak 2024 tarihinde bu süre dolmuş ve yetki kanunen Kurum’a geçmiştir. Ancak, uygulamanın nasıl yürütüleceğine dair yönetmeliklerin hazır olmaması, 2024 yılı boyunca bir belirsizlik dönemi (legal limbo) yaratmıştır. Bu belirsizlik, 15 Mart 2025 tarihli ve 32842 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik" ile sona ermiştir.

Bu yönetmelik değişikliği, sadece bir yetki devri değil, ispat hukuku ve usul ekonomisi açısından yeni standartlar getiren bir reformdur. İptal taleplerinin değerlendirilmesi artık Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) katı yargılama usullerinden ziyade, idari inceleme prosedürlerine tabi olacaktır.

1.2. Yeni Yönetmelik Kapsamında İptal Prosedürünün Analizi

15 Mart 2025 tarihli Yönetmelik ile getirilen 30/A ve 30/B maddeleri, sürecin omurgasını oluşturmaktadır. Bu maddeler, iptal talebinin şekli şartlarını, tarafların yükümlülüklerini ve karar mekanizmasını detaylandırmaktadır.

1.2.1. "Tek Talep - Tek Marka" İlkesi ve Usul Ekonomisi

Yönetmeliğin getirdiği en radikal usul kuralı, her bir iptal talebinin yalnızca tek bir tescilli markaya yönelik olabilmesidir. Mahkeme aşamasında, davacılar genellikle bir dilekçe ile davalıya ait birden fazla markanın iptalini (hükümsüzlüğünü) talep edebilmekteydi. Ancak idari süreçte Kurum, dosya incelemesini basitleştirmek ve her markanın kullanım durumunu bağımsız olarak değerlendirmek amacıyla bu kısıtlamayı getirmiştir.

Bu düzenlemenin hukuk pratiğine yansımaları şunlardır:

  • Maliyet Artışı: Rakip firmanın 10 farklı markasını kullanmadığı gerekçesiyle iptal ettirmek isteyen bir müvekkil, artık tek bir dava harcı yerine, 10 ayrı idari başvuru ücreti ödemek zorundadır.

  • Stratejik Savunma: Marka sahipleri için bu durum bir avantaj yaratmaktadır; zira rakiplerinin "toplu saldırı" (omnibus attack) yapma iştahı mali bariyerlerle dizginlenmiştir.

  • İnceleme Hızı: Her dosyanın müstakil olması, delillerin karışmasını engelleyerek kararların daha hızlı çıkmasını sağlayacaktır.

1.2.2. İspat Yükü ve Delil Standartları

Yönetmelik uyarınca, iptal talebi sicilde kayıtlı marka sahibine veya hukuki haleflerine tebliğ edilir. İspat yükü, "kullanmama" (non-use) iddiasına dayalı taleplerde, hukukun genel ilkesi olan "iddia eden ispatlar" kuralının aksine, marka sahibindedir. Marka sahibi, iptali istenen mal veya hizmetler için markayı Türkiye’de ciddi biçimde kullandığını veya kullanmamasının haklı sebeplere dayandığını (mücbir sebep, ithalat yasakları vb.) kanıtlamakla yükümlüdür.

Kurum'un idari incelemesinde, mahkemelerdeki bilirkişi incelemesi yerine, uzman görüşü ve sunulan fatura, katalog, gümrük beyannamesi gibi belgelerin doğrudan incelenmesi esas alınacaktır. Bu durum, sunulan delillerin tasnifli, tarihli ve markayla doğrudan ilişkilendirilebilir olmasının önemini artırmaktadır.

1.3. 2025 Ücret Tarifesi ve "Emanet Hesabı" Modeli

TÜRKPATENT tarafından yayımlanan "2025 Yılında Uygulanacak Ücret Tarifesine İlişkin Tebliğ (BİK/TÜRKPATENT: 2025/2)", idari iptal sürecine özgü, Türk hukukunda benzerine az rastlanan bir finansal mekanizma ihdas etmiştir. İptal başvurularının kötü niyetle veya rakipleri taciz etmek amacıyla kullanılmasını engellemek için "Emanet Hesabı" sistemi geliştirilmiştir.

Marka iptal talebi ücreti, tek seferde tahsil edilmek üzere iki bileşene ayrılmıştır:

  1. Marka İptal Ücreti: Kurumun inceleme hizmeti karşılığı aldığı, iadesi olmayan işlem bedeli.

  2. Marka İptal Talebi Emanet Tutarı: Talebin sonucuna göre yön değiştiren bir güvence bedeli.

Aşağıdaki tablo, bu emanet tutarının akıbetini senaryolar bazında özetlemektedir:

İptal Talebinin Sonucu. Emanet Tutarının Akıbeti Hukuki ve Ekonomik Yorum

Tam Kabul (Markanın tamamı iptal edildi). Talep sahibine iade edilir. Talep sahibinin haklılığı tescillendiği için maliyeti düşürülür.

Tam Ret (Markanın iptali reddedildi) Marka sahibine ödenir. Marka sahibinin maruz kaldığı hukuki savunma masrafları için bir nevi "tazminat" veya "vekalet ücreti" işlevi görür.

Kısmen Kabul / Kısmen Ret. Kurum'a gelir kaydedilir. Taraflara ödeme yapılmaz. Her iki tarafın da kısmen haklı/haksız olduğu durumda para kamu hazinesine geçer.

bu veriler ışığında, biz avukat ve hukuk danışmanlarının müvekkillerine iptal başvurusu tavsiyesinde bulunurken risk analizini çok daha hassas yapmaları gerekmektedir. Özellikle "kısmen kabul" riskinin yüksek olduğu durumlarda (örneğin markanın 5 sınıftan 3'ünde kullanılıp 2'sinde kullanılmadığı durumlar), emanet tutarının yanacağı gerçeği göz ardı edilmemelidir.